Müzik hayatımızın kuşkusuz her alanında kendisini hissettirmeden bile olsa var ve kimsenin aklına onu hayatından çıkarmak şöyle dursun, yokluğunu düşünmek bile gelmiyor. İster işimiz isterse hobimiz müzik olsun herkes bir şekilde bu girdabın içinde olmaktan son derece memnun ve mutlu. Müziği dinlemek kadar yapmak da önemli elbette ama bir şeyi yapmaya karar vermeden önce kesinlikle kendimizi onunla âdeta doldurmak gerektiğine inanıyorum ben.

Acı çeken de, eğlenmek isteyen de müzik dinliyor ve bu sayede yaşamak istediği tüm duyguları onun desteğiyle sonuna kadar yaşayabiliyor. Bizleri harekete geçiren müziğin insanoğlunun bütün duygularına bir karşılığı olması, ne kadar yaratıcı ve ne kadar üretken olduğumuzun da bir göstergesi bence.

NASIL MÜZİKLER DİNLİYORUZ?

Hayattan zevk alabilmek ve kendimizi doğru adımlar atarak geliştirebilmenin en temel gerekliliği, yaptığımız şey her ne olursa olsun onun en iyisinin peşinde koşmaktır. Yazı yazacaksanız iyi yazılar yazmaya çalışmalısınız mesela. İyi yazılar yazabilmek için de iyi yazılar okumalısınız ki ufkunuz sizi daraltmasın, tam aksine ilerlemenizi sağlasın.

Müzikte de bu böyledir. Ne dinlerseniz sürekli beyniniz onu üretir ve sizi ona göre şekillendirir. Elbette ki benden “Klasik müzik dinleyin,” ya da “Pop müzik dinlemeyin.” gibi cümleler okumayacaksınız ama söylemek istediğimi anlatmam için biraz lafı dolandırmam gerekecek.

Herkesin iyi kötü kendine göre bir müzik zevgi vardır. Kimileri Rap dinlemeyi severken kimileri de Pop dinlemeye bayılıyor olabilir. Kendi adıma konuşmam gerekirse benim tam olarak benimsediğim bir türüm yok. An geliyor enstrumental müziklere kafayı takıyor, zaman oluyor Hip Hop ve R&B dinlemeye can atıyorum. Bazen Pop müziği yutuyorum ilaç gibi, bazen Fantazi mtürünün en damar şarkılarını ekliyorum listeme.

Listemi gören çoğu yakın çevrem, net bir türe bağlı kalmam gerektiğini savunuyorlar inatla. Ben o anki duygu durumuma göre şarkılarımı seçtiğimi söylesem de onlar beni dinlemiyor ve kesinlikle bir türü benimseyip onda ilerlemem gerektiğini söylüyorlar.

Bence kesinlikle haklı değiller e lütfen siz de onlardan olmayın. Benim yaptığım gibi yapan milyonlarca insan var ve onların ne yaptıklarından gelin artık bahsedelim.

Seçiciler

Ne dinlerlerse dinlesinler kesinlikle dinledikleri türün en kaliteli ve en dolu örneklerini topluyorlar arşivlerine. Fantazi ise sanatsal değeri yoğun ve duygusal olanları, Rap ise anlamlı ve gerçekten dudak uçuklatacak kadar kaliteli olanları, Klasik Müzik dinliyorlarsa şayet notalara sığmayacak kadar duygulu olanlarını arıyorlar ve buluyorlar kendileri için. Dinledikleri yetmemeye başlayınca da hep daha iyilerini, hep daha uç noktalarda dolaşan müzikleri istiyorlar dinledikleri türe dair. Dinledikçe ufukları genişliyor ve kulakları kendisine verilen önemin farkına varıyor zaman geçtikçe. Böyle olunca türü ne olursa olsun müzikten konuşabiliyor, müziğin toplumsal boyutuyla haşır neşir olabiliyor ve ona yön verebiliyorlar kendi müzik zevkleriyle.

Eleştirel Bakabiliyorlar

Sadece dinlemek ile sınırlı değil onların müzik ile yaptıkları. Onları yorumluyor, farklılıklarını özümsüyor ve istedikleri şekle girmesi için pozitif eleştirilerle besliyorlar kendilerini ve çevrelerindeki tıpkı kendileri gibi dinlemeyi bilenleri. Fazlalıklarından kurtulması gerekiyorsa bir şarkı, onlardan sıyrılması için çaba gösteriyorlar. Çünkü yine kendileri dinleyecekler o güzelim eserleri. Zirveye erişen müzikleri de tanıyor ve hakkını teslim ediyorlar hem o eserin hem de onu icra edenin. Öyle bir kitle ki bu bahsettiğim, istedikleri müziği bir anda göklere çıkarıp, başka bir anda da yerin dibine sokabiliyorlar o güçlü kalemleriyle. Farkındalar mı bilmiyorum ama onlar sayesinde yön veriliyor dinledikleri tür ne olursa olsun, müziğin yelkenlisine.

Hayatları gibi görüyorlar çünkü dinledikleri müzikleri. Bir insanın hayatı, onun yansımasıdır diyor ve bunu sonuna kadar uyguluyorlar müziklerine. Müzikler kadar o müziği yapanları da tıpkı müzikleri gibi eleştirip geliştiriyorlar. Onların müziklerine de yön vermelerini sağlıyorlar bu yaptıklarıyla. Belki bir içgüdüyle yapıyorlar tüm bunları ama sonuçta bu yapılanlar tekrar onlara müzik olarak geri dönüyor, hem de katlanarak.

Üretiyorlar

Dinliyorlar, seçiciler ve eleştiriyorlar. Hepsi bunları yapıyor belki ama içlerinde öyleleri çıkıyor ki bazen, tüm bunlar onlara yetmiyor. Müziğin nasıl olması gerektiği konusunda fikir beyan etmekle duracak gibi olamadıklarından kendileri üretiyorlar istedikleri müzikleri. Eleştiren, seçici ve her türü dinleyen dinleyici kitleleri var. Sırf bu yüzden müziklerinte tek bir türü kullanmayan, her türden alabildiğiklerini kendi müziğinde sentezleyen eserler çıkarıyorlar karşımıza. Bizler de onların yaptıkları bu eserleri ağzımız açık, kulaklarımız dimdik ve kalbimizdeki o yeniyi bulmuş olmanın hazzıyla dinliyoruz.


Onlar gibi olmalı. Müziğin de tıpkı yemeğin ve diğer tüm değerlerimizin olduğu gibi her türünden istifade etmeliyiz. Ne dinliyorsak o an, canımız ne çekmişse, en güzelini hakettiğimizi bilmeli ve ona göre kendimizi zenginleştirmeli ve şekillendirmeliyiz.

Belki o zaman Saçma Sapan dediğimiz, bir türlü açıp da dinleyemediğimiz bir şarkı kalmayana dek evrensel bir temizliğe girer şu müzik piyasası. Kurtuluruz anlamlandıramadığımız sözlerden, ne olduğunu bilmediğimiz şu popüler kültürden.

Sıkıldığınızı hissetmiyor musunuz artık anlamlarını bilmediğiniz, üstelik kendi dilinizde yapılmış o ağır, hamurunda küf olan gıcırtıları dinlemekten? Bunalmadınız mı sizi çepeçevre sarabilecek kadar güçlü fakat bir o kadar da kanlı testere sürtmelerinden? Nasıl zevk alabiliyorsunuz bu ve benzeri tüm kirliliklerden?

Önce kendimiz! Kendimizden başlayarak değiştireceğiz bu dünyamızı. Önce duyularımızın kirini, pasını atacağız. Daha sonra çevremizi temizleyecek ve bu şekilde tüm dünyayı saracak o muazzam temizliği başlatacağız. Duyularımızı temizlemeye de kulaklarımızdan, kulaklarımızı temizlemeye de müziğimizden başlayacağız.

Kulaklarımız değil mi daha gözlerimizi açmadan bize his kazandıran? Kulaklarımız değil mi, duyduğumuz her seste farklı anlamlar bulduğumuz? Öyleyse onlardan başlayacağız. Önce müziğimizi değiştireceğiz ama. Daha sonra kelimelerimizi, cümlelerimizi, paragraflarımızı hallederiz elbette.

Önce duymayı öğreneceğiz. Dinlemeyi bileceğiz. Daha sonra duymalarını sağlayabiliriz birilerinin. Birilerine kendimizi dinletmesini elbette ki becerebiliriz.

Bütün bu değişimleri önce kendimizde başlatabilmek için açın çalma listenizi. Bulun kendinize gelebileceğiniz kadar sizi silkeleyebilenleri. Sonuna kadar dinleyin bütün bulabildiklerinizi. Yavaş yavaş, usul usul temizleyin bütün kirliliklerinizi. Kurtulmaya başladığınızda bütün pisliklerinizden, fark edebileceksiniz aslında tüm hayatınızı dinlediklerinizle nasıl cehenneme çevirebildiğinizi.

Başlayın! Daha sonra değil, şimdi, hemen ve şu anda.