İnsanlar genellikle “Benim evlilikle ne işim olur”, “Bizi bulmaz şöyle evlenilecek bir kız/adam” gibi önyargılarla kendilerini sevgiden uzak tutuyor ve korunduklarını sanıyorlar. Halbuki sevgi, korunulacak bir şey değildir. Tam tersine sevgi, ne kadar erken ve ne kadar çok türüyle karşılaşılırsa o kadar insanı olgunlaştıran bir duygudur. Gerçek sevginin ne zaman, nerede ve nasıl kişinin karşısına çıkacağını kestirmek de, yaşadığımız duygunun gerçek sevgi olup olmadığını saptamak da zordur.

Birinci yargıya katılabilirim aslında. Gerçek sevginin insanın şu anda karşısına çıkabileceği gibi, çok sonraları çıkabilir ya da önceden de çıkmış olabilir ve siz belki de farkına bile varmamışsınızdır. Ama ikinci yargı, aslında kişinin o duyguyu ne kadar yoğun yaşadığıyla alakalıdır ve bu çoğu zaman bir anlık bir çarpıntıyla kendisini belli eder. Bir sevginin basit bir ilgi mi, gerçek bir sevgi mi yoksa kutsal bir aşk mı olduğu; o duyguyla karşı karşıya kalan sizlerin adlandırmasıyla ve şekillendirmesiyle belli olur çoğu kez. Bunun dışında da genellikle sevginin konumu ve rütbesi, onu size sunan kişi tarafından açıkça gösterilir. Böyle bir durumda sevginin niteliğini anlamak çok kolaydır çünkü karşınızdaki, sizi nasıl sevdiğini bir şekilde belli eder.

Sevmek de, sevilmek de sadece insana özgü bir duygu da değildir üstelik. Her canlı kendi varlığınca sever ve bunu göstermek için kendine özgü yolları vardır. İnsan sevgisini gösterebilmek için neredeyse sınırsız, hayal gücünün de ötesinde yol bulabilir kendisine ve sevgisini bu yollardan kendi hissiyatına en uygun olanıyla gösterebilir. Asıl önemli olan, sevgisini gösterdiği yolun, karşısındaki kişide karşılık bulabilmesidir.

Bir örnek verelim:

Karşınızdaki insana karşı beslediğiniz duygunun sevgi olduğunu fark ettiğiniz anda ona karşı daha sevecen tutumlar sergilemeye başladığınızı varsayalım. Ufacık bir heyecanınızı onunla sarılarak, dokunarak ve daha başka yollarla paylaştığınızı, üzüntülerinizi elini omzuna atarak ya da ona sarılıp ağlayarak gösterdiğinizi de ekleyelim.

Bu durumda karşınızdaki insanın temelde iki farklı tutumu olur.

  1. Sizin gösterdiğinizi sandığınız sevgi temelli davranışlarınızı sapıklık gibi kötü duygularla özdeşleştirip sizi kendisinden uzaklaştırabilir.
  2. Kendisine gösterdiğiniz tutum ve davranışlardan ona karşı sevgi hissettiğinizi anlar ve eğer kendisinde de size karşı bir sevgi varsa bunu da size hissettirir.

Sevgi denen varlığın yorumlanması ve karşı tarafa hissettirilebilmesi için kendimizde birtakım farklılıklara gidebilir ya da kendimizi olduğu gibi gösterebiliriz. Dikkat etmemiz gereken asıl noktalara biraz değinelim:

Doğal Olun

Bir çok evlilik ve ilişki, öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılıyor artık günümüzde. Taraflardan hep şu tarz cümleler duyuyoruz:

“Sen evlenmeden önce böyle değildin.”

“Evlendikten sonra değiştin.”

“Sevgili olmadan önce daha derli topluydun.”

Liste uzar gider ama buna gerek yok. Bu cümlelerde ortak olan tek bir anlam var, o da değişim.

Bir insanın sizi sevebilmesi için ona olduğunuzdan farklı görünecekseniz ve o da sizi gösterdiğiniz farklılıklardan dolayı sevecekse, sevdiği aslında siz olmayacaksınız. Hemen bir örnekle bunu açıklayalım:

Kitap okumayı sevmeyen biri olduğunuzu düşünelim. Hoşlandığınız, neredeyse bir kitap kurdu ve kitaplar konusunda konuşmaktan, eserleri tartışmaktan, kitap fuarlarına gitmekten büyük bir keyif alıyor. Kendinizi sevdirebilmek için hemen aklınıza onun için önemli birkaç kitap okuyup onlar hakkında söyleşerek yaklaşmak geliyor ve bunu da hayata geçiriyorsunuz. Günler geçtikçe, onun dağarcığı sizinkini bastırıyor ve siz hem geride kalıyor hem de ilişkinizi idare edemediğinizi ve artık onun sizi eskisi gibi sevmediğini farkediyorsunuz.

Asıl yapılması gereken, sevdiğiniz insana karşı doğal olmak ve onun da size karşı doğal olması gerektiğini bilerek duygularınızı buna göre şekillendirmek. Sizi seven kitap okumayan, Rap söylemekten hoşlanan, maç izlemekten keyif alan o doğal halinizle sevmeli.

Aynı şekilde siz de karşınızdaki insanı doğal özellikleriyle kabul edebilmeli ve sevebilmelisiniz. Sevginin en büyük düşmanı beklentidir.

Beklentiniz Olmasın

Beklenti, insanı olandan uzaklaştırıp olması gerekene götürmüyor da farklı idealler peşinde koşturuyorsa bu ilişkiler için biraz tehlikeli bir durumdur. Karşınızdaki insandan beklentileriniz olabilir ama sınır, onun değişimler yaşaması ve kendi benliğini kaybettiği o ince noktadır.

Beklentilerin en önemli özelliği egoistliğe giden yollardan biri olmasıdır. Ben merkezcilik, özellikle ikili ilişkilerde yıkıcı bir davranıştır ve çoğu zaman kendisini hissettirmeden doğar, büyür ve gelişim gösterir.

Ben merkezcilikten kurtulabilmenin en basit yolu, karşınızdaki insanın da kendi duyguları, düşünceleri, yaşam tarzı, zevkleri ve korkuları olduğunu bilerek adım atmaktır.

Beklentileriniz ilişkinizi geliştirmek ve mutluluğunuzu arttırmak için gelişmemişse bunlar ilişkiyi bitirebilir ve yıpratıcıdır. Beklentilerinizi çevrenize göre değil, ikili ilişkinizdeki ihtiyaçlarınıza göre geliştirmelisiniz.

bitebilir

Sonsuz zannettiğiniz sevginizin bittiğini hissettiğiniz o anlaşılmaz duyguyu yaşayanlar mutlaka olmuştur. Aslında hissettiğimiz duygu sevgi değil, açlıktır ve manevi açlığımız sona erdiğinde biz, sevgimizin bittiğini hissederiz.

Gerçek sevgi kendisini sürekli tazeler ve güçlendirir. Eğer sevginizin bittiği hissine kapıldıysanız, şu sorulara cevaplar bulmanız gerekiyor:

  • Yaşadığınız duygu ne zamandan beri kendini öldürmeye başladı?
  • Karşınızdakiyle uyuşmadığını hissettiğiniz tutum, davranış ve huylarınız var mı?
  • Karşınızdaki size eskisinden farklı davranıyor mu?
  • Karşınızdakinin davranışları ve tutumları içerisinde önceden sizi sıkmayan fakat son zamanlarda sıkıldığınız durumlar var mı?

Eğer bu sorulara verecek cevaplarınız varsa ilişkiniz monotonlaşmış ve eski heyecanını kaybetmiş olabilir. Hayatınızı ve ilişkinizi eski düzenine koyabilmeniz için olan ile olması gerekenin ayrımını yapabilmeli ve karşınızdakiyle detaylı bir şekilde bu problemleri konuşabilmelisiniz.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Yazıyı beğendiyseniz paylaşmayı ve yorumlarla burada olduğunuzu hissettirmeyi unutmayın.